Ana içeriğe atla

Sosyal Kaygı Bozukluğu| Seminerden kısa notlar 25.02.2021

SOSYAL KAYGI BOZUKLUĞU


Sosyal Kaygı, normal kaygının yanı sıra, kişilerin sosyal ortamlarda kendisinin izlendiği düşüncesini ve utangaçlık hissini barındırır.

  • Sosyal kaygı bozukluğu yaşayan kişi: sosyal ortamda zor duruma düşeceğini, rezil olacağını, kendisinin eleştirileceğini düşünür.

  • İzlenecekleri bir durumda oldukça kaygı yaşarlar.

  • Olumsuz değerlendirilmekten korkarlar.

  • Olumlu değerlendirmelerin ardından da kaygı yaşarlar. 

  • Sosyal ortamda mecbur kalmadıkça konuşmaz, konuşsa da fazla uyum sağlar.

  • Kaygı yaşadıkları esnada bedensel tepkiler vermeye başlarlar ve bunun diğerleri tarafından farkedilmesinden korkarlar. (yüz kızarması, terleme gibi)

  • Göz kontağı kurmakta zorlanırlar.

  • Olumludan çok, olumsuza odaklanırlar.

  • Dikkatleri '' ben '' e odaklanır.

  • Dikkatleri '' çevresel tehditler '' e odaklanır. (acaba insanlar benden sıkıldı mı? gibi)  

  • Yargılama yanlılığı yaşarlar. (Bu sunumdan sonra herkes benimle dalga geçecek vb. düşünceler)

  • Olay sonrası ruminasyon yaşarlar. (Yaşanan etkileşimden sonra kişinin zihninde aynı olay defalarca yaşanır.)

      Bazı insanlar neden daha çok kaygılıdır?

  • Genetik faktörler

  • Mizaç özellikleri

  • Biyolojik faktörler (hormonlar vs.)

  • Çevresel faktörler 

gibi unsurlar etki edebilir.

***Kaygı bozukluğu genellikle kadınlarda görülürken, Agresyon, genellikle erkeklerde görülür ve bunda toplumsal cinsiyet rollerinin etkisi vardır.


Yorumlar

  1. Peki, bu semptomları gösteren birisi bunlardan kurtulmak için ne yapması gerekir?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevme Sanatı-Erich Fromm | kitap özeti

SEVME SANATI Erich Fromm Bir Eylem Olarak Sevmek ''Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken (aktif) ilgidir.''  Erich Fromm, kitabında ''sevgi'' nin ne olduğunu, insanların onu nasıl algıladığını, nasıl yaşadıklarını, daha anlamlı yaşayabilmek adına ne gibi pratikler yapılabileceğini tartışıyor. Öncelikle kitabına sevginin bir sanat olup olmadığı tartışmasıyla başlıyor. ''Sevgi'' kavramının bir sanat olduğunun ve bu sanatı icra etmek için de belli bir bilgi ve çaba gereksiniminin olması gerektiği görüşünü savunuyor. İnsanların genellikle sevgi kavramını bir nesne üzerinden yürüttüğüne, sevginin bir yetenek sorunu değil de, sevilir olmak için gösterilen belli başlı davranışlar, dost kazanmak ve başkalarını etkilemek olduğunu anlatıyor. Bunu da şu şekilde açıklıyor: ''İnsanlar sevmenin kolay olduğunu, fakat sevecek -ya da sevilecek- doğru nesneyi bulmanın güç olduğunu düşünür.'' Hatta sevme kavr...

BAĞLANMA-Amir Levine&Rachel Heller|kitap özeti

  B    A      Ğ     L     A    N   M   A Bağlanma teorisinin kurucusu John Bowlby iken, anne-bebek yakınlaşmasına dair bağlanma stilleri ilk olarak Mary Ainsworth tarafından keşfedilmiştir. Peki ya yetişkinlikte duygusal ilişkilerimizdeki yakınlık arayışımız, bağlanma stilimiz nasıl keşfedildi? İşte tamda bu noktada Amir Levine  ve Rachel Heller bu kitabı yazdılar. Öncelikle bağlanma stili nedir? Bağlanma stili, Mary Ainsworth tarafından ileri sürülen ve  anne ile bebek arasındaki etkileşimden kaynaklandığı düşünülen bir kavram aslında. Mary Ainsworth, anne (bakımveren) ile bebek arasındaki bağlanmayı ölçmek adına bir deney ortamı oluşturuyor. Bu deneyin ismi ''Yabancı Ortam Deneyi'' Anne ile bebek bir odaya alınıyor, bebek etraftaki nesneleri incelemeye başlıyor, etrafı keşfediyor ve arada sırada annesinin orada olup olmadığını kontrol etmek adına annesine bakıyor. Bebek odayı keşfederken, anne sessizce oda...

BEŞ SEVGİ DİLİ-Gary Chapman|kitap özeti

  BEŞ SEVGİ DİLİ Yazar, kitaba öncelikle ''evlendikten sonra sevgiye ne olur?'' sorusuyla başlıyor. Evlendikten sonra evliliklerin sürmemesi, iki farklı insanın bir takım konularda ayrı düşmesi, bu fikir ayrılıkları başarıyla atlatanların devam edebildiği, fakat atlatamayanların o ayrılıklarla yollarının ayrıldığı görülmüştür.  Peki acaba neden '' evlendikten sonra sevgi azalır'' diye yaygın görülen bir kanaat vardır? İşte tam da burada ''sevgi dili'' kavramı karşımıza çıkmaktadır. Her birey farklıdır, iki farklı insan aynı evin içine girer ve farklılıklarını kabul ederek birlikte bir yaşam sürdürür. ''Sevgi dili'' denilen kavram ise, sevdiğimiz kişiye bağlılığımızı ve sevgimizi ifade ederken kullandığımız bir dildir.  Birden fazla sevgiyi ifade etme biçimi vardır ve her bireyin ''baskın'' sevgi dili farklıdır. Eğer çiftler birbirinin ''baskın'' sevgi dilini anlamış, öğrenmiş ise, burada i...