Ana içeriğe atla

Kadın Hisseder Erkek Fark etmez-Ramazan Saygın Şimşek| kitap özeti

 KADIN HİSSEDER, ERKEK FARK ETMEZ

Uzm. Psikolog Ramazan Saygın Şimşek



  • İkili görüşmede, ilk görüşmelerde partner en çok hangi şeylerden söz ediyor? dikkat edilmesi gerekir.
  • Belirli bir konuda sürekli vurgu yapan kişi, bu konu hakkında kendi içinde bir çatışma yaşıyor olabilir.
  • 3 tür bağlanma stili var: kaçıngan, kaygılı, güvenli
  • Organizma, tehditle karşılaştığında 3 temel tepki verir: kaç, savaş, donakal,
  • Aldatılma durumunda kişi belirli aşamalardan geçer, fakat bunlardan 2 tanesinde uzun süre kalmak ya da atlatamamak psikolojik olarak en tehlikelisidir. Bunlar:  şok ve bastırma
  • Aldatmada kabullenme süreci en az 2 yıldır. Kabullenme süreci gerçekleştikten sonra ''iyileşme'' gerçekleşir.
  • İlişkide aldatma gibi ciddi yaralayıcı olaylar yaşandığında nasıl bir yol izleneceğine dair önceden oturulup konuşulmuş bir güvence/teminat olmalı. Böylelikle bu durum yaşandığında atlatılması daha kolay olabilir.
  • İlişkide iki kişi arasındaki sorunlar, 3. kişilerle paylaşılmamalı. İleride partnerler kendi aralarında bu sorunu çözse bile 3. kişilerle paylaşılan durum çözülen sorunun sürekli önüne getirilmesine, hatırlanmasına sebep olur bu da partnerler için sağlıklı olmaz ilişkiyi yaralar. (mesela aldatılma durumunda ailelerle paylaşılması, partnerler kendi aralarında çözse bile aileler tarafından sürekli ısıtılıp önüne koyulmasına ve kabul edilen, çözülen problemin sürekli ilişkiyi ve partnerleri yaralamasına sebep olur.)
  • 2 tür kıskançlık vardır: Şüpheci kıskançlık, koruma amaçlı/sahiplenici kıskançlık

      Şüpheci kıskançlık, Othello sendromunu (hastalıklı kıskançlık) kapsar. Kişi bu sendromu yaşarken hastalık derecesinde kıskanç ve  paranoyaktır. Temelde kontrol etme isteği vardır. Yıkıcı ve kısıtlayıcıdır.

  • Cinsellikte ''belirsizlik'' önemli.

     Belirsiz anda yaşanan cinsellik,  cinsellikten alınan zevki de arttırıyor.

  • Aile ritüelleri, aile ruhunu besliyor. (Pazar etkinlikleri, sofrada beraber bulunmak vb.)
  • Partnerlerin ortak hedefleri, hayalleri, inançları ve yaptıkları ortak etkinlikler onları birbirlerine duygusal olarak yakınlaştırır. (duygusal açıdan besler)
  • Önemli olan ilişkilerimizin çokluğu değil, kalitesidir.

  1. Duygu ve düşüncelerini nasıl ifade ettiğin
  2. Sorunlara nasıl yaklaştığın (çözüm odaklı mı?)
  3. Beden dilini nasıl kullandığın

  • Her insan kendine özeldir. Partnerimiz, geçmiş deneyimlerimizdeki kişilerle benzerlik gösteren özellikleri olsa da tümüyle bambaşkadır.
  •  Sorun çözebilmek için, her iki bireyin aynı iletişim kanalında olması önemli. (anlamaya ve sorunu çözmeye açık)
  • Partnere, sorunlar ''Ben'' dili ile iletilmeli. ''Sen'' dili suçlayıcıdır. (bu davranış karşısında ben böyle hissettim, bu beni kırdı vb.)
  • Frontal Korteks insanlarda irade merkezidir.
  • Kadınlar daha çok sezgisel; erkekler mantıksal-analitik düşünmeye yatkın. (Kadın, bebeğinin huysuzlanmasıyla hastalanmaya başladığını sezgileriyle anlayabiliyor)
  • Beyin lobları arasında iletişimi ve bağlantıyı sağlayan ''Corpus Collosum'' kadınlarda daha büyük. Bu sebeple daha fazla veri toplar ve daha fazla detaycıdır. (aynı zamanda daha geç karar alırlar)
  • Sağ yarı küre: duygusal-sezgisel ağırlıklı (kadınlarda daha ağırlıklı basması muhtemel)
  • Sol yarı küre: Mantıksal-Analizci
  • Beyin bölgelerinden ''Broca konuşma alanı'' kadınlarda daha büyük. Bu yüzden daha fazla kelime kullanarak konuşma eğilimindedirler.
  • Kadın, iletişimde ''süreç'' erkek ise '' sonuç'' odaklı. 
  • Erkekler dolaylı mesajları anlamakta zorluk yaşarlar. Dolaylı mesajları net olarak anladıkları konular para ve cinsellik. Bu iki konu dışında yeteneksizdirler.
  • Sohbet ve cinsellikte: ''süreç odaklı'' olmak keyif veriyor.
  • Sorun ve problemlerde: ''çözüm ve sonuç odaklı'' olunmalı.

SON NOT: Bu kitap, bana ilişkiler konusunda güzel farkındalıklar kazandırdı. Bu da böyle miymiş dediğim şeyler öğrendim. Dili oldukça sadeydi. Bir çırpıda okunup bitirilebilecek bir kitap. İçerisinde yer yer testler var. İlişkilerle alakalı ve partnerinle alakalı. Kendi bağlanma stilini de keşfedebileceğin kısımlar var. Kitabın yazarı Uzm. Psikolog Ramazan Saygın Şimşek' e bu kazanımları için teşekkürler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevme Sanatı-Erich Fromm | kitap özeti

SEVME SANATI Erich Fromm Bir Eylem Olarak Sevmek ''Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken (aktif) ilgidir.''  Erich Fromm, kitabında ''sevgi'' nin ne olduğunu, insanların onu nasıl algıladığını, nasıl yaşadıklarını, daha anlamlı yaşayabilmek adına ne gibi pratikler yapılabileceğini tartışıyor. Öncelikle kitabına sevginin bir sanat olup olmadığı tartışmasıyla başlıyor. ''Sevgi'' kavramının bir sanat olduğunun ve bu sanatı icra etmek için de belli bir bilgi ve çaba gereksiniminin olması gerektiği görüşünü savunuyor. İnsanların genellikle sevgi kavramını bir nesne üzerinden yürüttüğüne, sevginin bir yetenek sorunu değil de, sevilir olmak için gösterilen belli başlı davranışlar, dost kazanmak ve başkalarını etkilemek olduğunu anlatıyor. Bunu da şu şekilde açıklıyor: ''İnsanlar sevmenin kolay olduğunu, fakat sevecek -ya da sevilecek- doğru nesneyi bulmanın güç olduğunu düşünür.'' Hatta sevme kavr...

BAĞLANMA-Amir Levine&Rachel Heller|kitap özeti

  B    A      Ğ     L     A    N   M   A Bağlanma teorisinin kurucusu John Bowlby iken, anne-bebek yakınlaşmasına dair bağlanma stilleri ilk olarak Mary Ainsworth tarafından keşfedilmiştir. Peki ya yetişkinlikte duygusal ilişkilerimizdeki yakınlık arayışımız, bağlanma stilimiz nasıl keşfedildi? İşte tamda bu noktada Amir Levine  ve Rachel Heller bu kitabı yazdılar. Öncelikle bağlanma stili nedir? Bağlanma stili, Mary Ainsworth tarafından ileri sürülen ve  anne ile bebek arasındaki etkileşimden kaynaklandığı düşünülen bir kavram aslında. Mary Ainsworth, anne (bakımveren) ile bebek arasındaki bağlanmayı ölçmek adına bir deney ortamı oluşturuyor. Bu deneyin ismi ''Yabancı Ortam Deneyi'' Anne ile bebek bir odaya alınıyor, bebek etraftaki nesneleri incelemeye başlıyor, etrafı keşfediyor ve arada sırada annesinin orada olup olmadığını kontrol etmek adına annesine bakıyor. Bebek odayı keşfederken, anne sessizce oda...

BEŞ SEVGİ DİLİ-Gary Chapman|kitap özeti

  BEŞ SEVGİ DİLİ Yazar, kitaba öncelikle ''evlendikten sonra sevgiye ne olur?'' sorusuyla başlıyor. Evlendikten sonra evliliklerin sürmemesi, iki farklı insanın bir takım konularda ayrı düşmesi, bu fikir ayrılıkları başarıyla atlatanların devam edebildiği, fakat atlatamayanların o ayrılıklarla yollarının ayrıldığı görülmüştür.  Peki acaba neden '' evlendikten sonra sevgi azalır'' diye yaygın görülen bir kanaat vardır? İşte tam da burada ''sevgi dili'' kavramı karşımıza çıkmaktadır. Her birey farklıdır, iki farklı insan aynı evin içine girer ve farklılıklarını kabul ederek birlikte bir yaşam sürdürür. ''Sevgi dili'' denilen kavram ise, sevdiğimiz kişiye bağlılığımızı ve sevgimizi ifade ederken kullandığımız bir dildir.  Birden fazla sevgiyi ifade etme biçimi vardır ve her bireyin ''baskın'' sevgi dili farklıdır. Eğer çiftler birbirinin ''baskın'' sevgi dilini anlamış, öğrenmiş ise, burada i...