Ana içeriğe atla

Aile Dizimi ve Zeytin Ağacı dizisi | Dünya Danışmanlık Merkezi site yazısı

 Aile Dizimi ve Zeytin Ağacı dizisi


Aile Dizimi nedir?

Alman kökenli Psikoterapist Bert Hellinger tarafından 1990’lı yıllarda ortaya atılan bir psikoterapi yöntemidir. Bazı kaynaklarda ‘’Hellinger Terapisi’’ olarakta bilinir. Aile dizimi, geçmişte yaşadığımız ve günümüzde de farklı koşullarda günlük hayatta kendini belirten psikolojik veya fiziksel rahatsızlıkların sebebini ailenin nesiller boyu aktardığı travmalarına ve bir yerlerde bu travmalar sebebiyle bozulan aile bağlarına dayandırır. Yaşadığımız travmaları, acıları ve bunların ruhumuzda açtığı yaraları nesilden nesile aktarırız ve bunlar bizim şimdiki duygu, düşünce ve ruh dünyamızı şekillendirir. Aile dizimi kavramı aslında tam da bunu kapsar.

Aile Dizimi terapisi ve ‘’Zeytin Ağacı’’ dizisi



Aile dizimine bir örneği de ‘’Zeytin Ağacı’’ dizisinde görüyoruz.

Dizide ‘’köken aile açılımı’’ kavramı kullanılarak aile dizimine değiniliyor.

‘’Zeytin ağacı’’ ise aslında bir metafor. Dizide anlatılmak istenen metafor şu şekilde: Zeytin ağaçlarının kökleri oldukça uzundur ve bu kökler oldukça derinlere uzanır. Eğer köklerden biri tıkanırsa, ağacı iyileştirmek için dallarıyla ilgilenmek yerine köküne inilmesi gerektiği düşünülür. ‘’Köken aile açılımı’’ kavramı da aslında zeytin ağacından farksız değildir. Aile bağlarımız çok köklü ve derinlere dayanır. Eğer bu köklerde bir bozulma, kopukluk veya hastalanma varsa önce onu keşfetmek ve iyileştirmek gerekir. Dizide aile dizimi, ‘’zeytin ağacı’’ kavramı üzerinden metaforlaştırılmıştır. Bunun uygulanması da dizide şu şekilde aktarılmıştır: köken aile açılımı bir grup insanla yapılıyor. Grubun içerisinden bir kişinin kök ailesine inebilmek için ailedeki bireyleri temsilen gruptan bir temsilci seçiliyor. Seçilen temsilci ile kök ailesine inilen kişi arasında bir bilgi akışı olduğunun ve bu enerji akışıyla beraber derinlerdeki travmaların yüzeye çıktığı düşünülüyor. Aslında ‘’zeytin ağacı’’ dizisinde bireylerin günlük hayatlarında beliren psikolojik veya fiziksel rahatsızlıklarının temeli bu kavrama dayandırılıyor. Bireyler farketmese de kök ailelelerinin geçmişte yaşadıkları veya yaşattıkları travmalar onlara miras kalmış oluyor. Miras kalan travmalar iyileştirilmediği sürece bu bir döngü haline geliyor.

Aile Dizimi terapisi neyi amaçlar? Ve bu terapinin faydaları nelerdir?

Nesiller boyu aktarılan kökü aileye dayanan ruhsal travmaların ve görünmez bağın kökenine inerek, geçmişte şahit olunan veya yaşanılan o travmaya ve bu travmayı oluşturan kişi ve duygularla barışmayı, onlara şefkatli bir dokunuş ile temas etmeyi ve hatta  kabullenmeyi amaçlar. Aynı zamanda, aile kökenindeki travmaya uğrayan ve bozulan bağları onarmayı amaçlar.

Bireyde ruhsal tıkanıklık oluşturan, bozulan bu denge ve aileden gelen bu ruhsal sorunu kabullenmeyi, aile bireyleriyle teker teker barışmayı ve bağları iyileştirmeyi amaçladığı için bireyler aile fertlerine daha kabullenici ve daha anlayışlı davranış eğilimleri gösterirler. Aile bireyleri arasındaki kopan bağlar onarılır ve böylelikle onarılan bağlar güçlenir, daha sağlıklı iletişim ve daha sağlıklı yaklaşım tarzları benimsenir. Aile diziminde geçmiş ruhsal travmaları değiştirmek değil, onlara şefkatle yaklaşmak, onları kabul etmek, iyileştirmeye yönelik olmak ve travmaları daha iyi bir portre haline getirmek yer alır.

Aile Dizimi terapisi nasıl ve kimlere uygulanır?

Aile dizimi terapisi bireysel veya grup ile beraber uygulanabilir.

Bireysel uygulamada aile kökenindeki ruhsal sıkıntılar belirlenir ve bu ruhsal sıkıntıları temsil eden bireyler de (örn. Anne, baba, ölen kardeş, teyze,abla, abi..)  terapi odasında bir koltuğu temsil eder. Terapi sürecinde terapistte gerekirse bu koltuklara oturabilir.  Aile üyelerini temsil eden bu koltukları odaya danışanın dizmesi de önemli ipuçları barındırabilir. Örneğin koltukları dizerken diğer tüm koltukları daha yakın konumlandırırken, Anneyi temsil eden koltuğu biraz daha uzak konumlandırıyorsa  bireyin travmalarının kökeninde anneyle bir sorunu olduğunu düşündürebilir. Burada danışanın hisleri, yaklaşımları ve davranış tarzı önemli ölçüde yardımcı olur.  Yer yer danışan da bu temsili koltuklara oturabilir ve belirtilen bireylerin bakış açısından neler hissettiğini belirtebilir bu yüzden terapistin  ‘’ne hissediyorsun?’’ sorusu bu terapide oldukça önemlidir.

Grup uygulamasında ise danışan; temsili kişileri grup içerisinden seçer, Danışan istediği takdirde yer yer temsili bireylerle konuşabilir, onlarla temas kurabilir. Bireysel uygulamaya göre aile dizimi grup uygulamasında daha somut bir şekilde travmaya şahit olunabildiğinden doğrudan deneyimleme avantajı vardır.

Bu terapi yöntemi belirli psikolojik rahatsızlıkları olan bireylerde uygulanabileceğii gibi (örn. Kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, fobiler..) biyolojik olan kanser, mide veya sinir sistemi rahatsızlığı yaşayan bireylerde de uygulanabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevme Sanatı-Erich Fromm | kitap özeti

SEVME SANATI Erich Fromm Bir Eylem Olarak Sevmek ''Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken (aktif) ilgidir.''  Erich Fromm, kitabında ''sevgi'' nin ne olduğunu, insanların onu nasıl algıladığını, nasıl yaşadıklarını, daha anlamlı yaşayabilmek adına ne gibi pratikler yapılabileceğini tartışıyor. Öncelikle kitabına sevginin bir sanat olup olmadığı tartışmasıyla başlıyor. ''Sevgi'' kavramının bir sanat olduğunun ve bu sanatı icra etmek için de belli bir bilgi ve çaba gereksiniminin olması gerektiği görüşünü savunuyor. İnsanların genellikle sevgi kavramını bir nesne üzerinden yürüttüğüne, sevginin bir yetenek sorunu değil de, sevilir olmak için gösterilen belli başlı davranışlar, dost kazanmak ve başkalarını etkilemek olduğunu anlatıyor. Bunu da şu şekilde açıklıyor: ''İnsanlar sevmenin kolay olduğunu, fakat sevecek -ya da sevilecek- doğru nesneyi bulmanın güç olduğunu düşünür.'' Hatta sevme kavr...

BAĞLANMA-Amir Levine&Rachel Heller|kitap özeti

  B    A      Ğ     L     A    N   M   A Bağlanma teorisinin kurucusu John Bowlby iken, anne-bebek yakınlaşmasına dair bağlanma stilleri ilk olarak Mary Ainsworth tarafından keşfedilmiştir. Peki ya yetişkinlikte duygusal ilişkilerimizdeki yakınlık arayışımız, bağlanma stilimiz nasıl keşfedildi? İşte tamda bu noktada Amir Levine  ve Rachel Heller bu kitabı yazdılar. Öncelikle bağlanma stili nedir? Bağlanma stili, Mary Ainsworth tarafından ileri sürülen ve  anne ile bebek arasındaki etkileşimden kaynaklandığı düşünülen bir kavram aslında. Mary Ainsworth, anne (bakımveren) ile bebek arasındaki bağlanmayı ölçmek adına bir deney ortamı oluşturuyor. Bu deneyin ismi ''Yabancı Ortam Deneyi'' Anne ile bebek bir odaya alınıyor, bebek etraftaki nesneleri incelemeye başlıyor, etrafı keşfediyor ve arada sırada annesinin orada olup olmadığını kontrol etmek adına annesine bakıyor. Bebek odayı keşfederken, anne sessizce oda...

BEŞ SEVGİ DİLİ-Gary Chapman|kitap özeti

  BEŞ SEVGİ DİLİ Yazar, kitaba öncelikle ''evlendikten sonra sevgiye ne olur?'' sorusuyla başlıyor. Evlendikten sonra evliliklerin sürmemesi, iki farklı insanın bir takım konularda ayrı düşmesi, bu fikir ayrılıkları başarıyla atlatanların devam edebildiği, fakat atlatamayanların o ayrılıklarla yollarının ayrıldığı görülmüştür.  Peki acaba neden '' evlendikten sonra sevgi azalır'' diye yaygın görülen bir kanaat vardır? İşte tam da burada ''sevgi dili'' kavramı karşımıza çıkmaktadır. Her birey farklıdır, iki farklı insan aynı evin içine girer ve farklılıklarını kabul ederek birlikte bir yaşam sürdürür. ''Sevgi dili'' denilen kavram ise, sevdiğimiz kişiye bağlılığımızı ve sevgimizi ifade ederken kullandığımız bir dildir.  Birden fazla sevgiyi ifade etme biçimi vardır ve her bireyin ''baskın'' sevgi dili farklıdır. Eğer çiftler birbirinin ''baskın'' sevgi dilini anlamış, öğrenmiş ise, burada i...